Küçük Sırlar Fan
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Hikayeler

Aşağa gitmek

Hikayeler Empty Hikayeler

Mesaj tarafından lord35 Salı 10 Ağus. 2010, 02:14

BütünDünya'dan seçme hikayeler

En Arkadaki “Seyirci” Adam...

Bu sabah acelem yoktu. Otobüsten indikten sonra yavaş yavaş yürürken aynı otobüsten inen ve önümde yürüyen üç adamın davranışları dikkatimi çekti. En öndeki, sanki arkasından biri kovalıyormuş gibi hızlı adımlarla yürüyordu.

Arkasından gideni bir hayli geride bırakmıştı. Kendi kendime, “Bu adam kesinlikle yaşamda başarılı olacaktır” diye düşündüm.

Onun arkasından giden, sakin adımlarla ilerliyordu. “Belki, bu adam da yaşamda bir şeyler başarabilir” diye mırıldandım.

En arkadan gelen adam, sanki hiçbir amacı yokmuş gibi sağına soluna bakınıyor, sallana sallana yürüyordu. Onun için ise şunu düşündüm: “İşte yaşamda hiçbir işe yaramayacak bir serseri.” Tam o an, bir gerçeğin ayırdına vardım: Ben, bu adamların üçünün de gerisindeydim ve... Hiçbir şey yapmıyor, onları yalnızca seyrediyordum...•


“Babaaaa... Bir Bardak Su Getirir misin?..”
Babası, üç yaşındaki oğlunu yatırdıktan sonra kendi yatağına giderken, oğlu arkasından seslendi:

“Babaaaa... Susadım, bana su getirir misin?”

Baba mutfağa gitti, oğluna bir bardak su getirdi ve yeniden odasına döndü. Beş dakika sonra içerden oğlu yeniden seslendi:

“Babaaa... Bir bardak su verir misin lütfen?”

Tam uykuya dalmak üzereyken oğlunun seslenmesine sinirlenen baba bağırdı:

“Suyunu şimdi içten” dedi. “Gözlerini kapa ve uyu...”

Aradan beş dakika geçtikten sonra oğlu içeriden bir kez daha seslendi:

“Babacığıııım... Çok susadım...”

Bu kez uykusundan fırlayan baba, daha sert bir sesle bağırdı:

“Bir daha beni uyandırırsan, gelir popona, üç tokat atarım...”

Dört beş dakika sonra oğlu, içerden yine seslendi:

“Popoma üç tokat atmaya gelirken, bir bardak da su getirir misin lütfen, baba?”•

Gönderi: Aynur Ecem Özden



Tabelalararası Rekabet...

Bir dükkan sahibi, dükkanının sağında benzer iş yapan yeni bir dükkan açıldığını görünce dehşete düştü. Üstelik yeni dükkanın sahibi kapısına, üstünde "En İyi Alışveriş Merkezi” yazılı kocaman bir levha astırmıştı. Çok geçmeden bir başka kişi geldi, dükkanının solundaki dükkanı kiraladı ve o da kapısının üstüne, “En Düşük Fiyatlar Burada” yazılı bir tabela astırdı. İki rakibinin arasında kalan dükkan sahibi ne yapacağını düşünürken, küçük oğlunun verdiği akılla kendi de bir tabela yaptırdı ve o da dükkanının kapısının üstüne astı.

Onun tabelasında şu iki sözcük yazılıydı:

“Ana Giriş”.•



Bir Yaşamın Anlamı...

Bir gün, çelimsiz, küçük bir kız çocuğu sokağın köşesine oturmuş yiyecek, para ya da alabileceği herhangi bir şey için dileniyordu. Üzerinde yırtık, pırtık giysiler vardı; yüzü gözü kir içinde, perişan bir durumdaydı.

Küçük kız dilenirken, sokaktan genç, canlı ve iyi görünümlü bir adam geçti. Kızı fark etmişti ama belli etmemek için dönüp ikinci kez bakmadı. Büyük ve lüks evine, mutlu ve rahat ailesinin yanına geldiğinde, çok güzel hazırlanmış akşam sofrası onu bekliyordu. Fakat az sonra düşünceleri tekrar o yoksul kıza takılıverdi. Duyguları birşeylere itiraz ediyordu. Sonra kolay yolu yeğledi ve itirazlarını Tanrı’ya yöneltti:

“Böyle birşeyin olmasına nasıl izin ediyorsun? Neden o küçük kıza yardım için birşeyler yapmıyorsun Tanrı’m?” diye yakındı içinden. Sonra ruhunun derinliklerinden gelen bir yanıt duydu:

“Yaptım. Seni yarattım!”•

Gönderi: Kadriye Gürşimşir


Bisikletli Meksikalı ve Gümrük Görevlisi...

Bir Meksikalı, bisikletle Amerika’dan ülkesine dönüyordu. Bisikletinin arkasında taşıdığı orta büyüklükte bir torbayla, sınır kapısına geldi. Sınırdaki gümrük görevlisi, Meksikalı’ya torbasında ne olduğunu görmek istediğini söyledi. Torbayı açtı, denetledi ve içinde kumdan başka bir şey olmadığını görünce, Meksikalı’nın geçmesine izin vermek zorunda kaldı.

İki hafta sonra aynı Meksikalı, yine bisikletle ve bisikletinin arkasında bir torbayla, aynı sınır kapısına geldi. Aynı gümrük görevlisi, bu kez de torbadan kuşkulandı, içini aradı fakat yine kumdan başka bir şey bulamadı.

Bu olay, birer ya da ikişer hafta arayla beş altı kez yinelendi. Gümrük görevlisi, bisikletli Meksikalı sınıra her gelişinde, bisikletin arkasındaki torbayı dikkatle ve merakla denetledi, hiçbir kez torbada, kumdan başka bir şey bulamadı.

Yılların deneyiminin verdiği bir seziyle gümrükçü, bu Meksikalı’nın bir kaçakçı olduğuna inanıyordu ama bunu bir türlü kanıtlayamıyordu. Bu durum ise onu, sözcüğün tam anlamıyla, çıldırtıyordu.

Emekli olduktan sonra birgün bir barda içki içerken, karşısında o unutamadığı bisikletli Meksikalı’yı gördü. Hemen yanına gitti ve tüm içtenliğinle ondan bir istekte bulundu:

“Emekli oldum, artık sana bir şey yapamam” dedi. “Fakat çok iyi biliyorum ki sen sınırdan her geçişinde bir şey kaçırıyordun. Yıllardır içim içimi yiyor, bir türlü de bulamıyorum. Kesinlikle bir şey kaçırıyordun ama, lütfen beni rahatlatmak için söyler misin, ne kaçırıyordun?”

Bisikletli Meksikalı, gümrük memurunun kulağına yaklaştı ve büyük gizini fısıltıyla açıkladı:

“Bisiklet.”•
lord35
lord35
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1785
Kayıt tarihi : 05/08/10
Nerden : izmir

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hikayeler Empty Geri: Hikayeler

Mesaj tarafından lord35 Salı 10 Ağus. 2010, 02:15

SEDEF ÇİÇEĞİ
Mahkeme salonunda, seksenlerindeki yaşlı çiftin durumu içler acısıydı. Adam inatçı bakışlarla suskun, Nine'nin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözleri ve keskin çizgileriyle bıkkın bakışları süzüyordu etrafını... Ve Hakimin tokmak sesiyle sustu uğultu ve tok sesiyle, sözü yaşlı kadına verdi, hakim... "Anlat teyze neden boşanmak istiyorsun...?" Yaşlı kadın derin bir nefes çektikten sonra baş örtüsüyle ağzını aralayıp, kısılmış sesiyle konuşmaya başladı... "Bu herif yetti gari, 50 yıldır bezdirdi hayattan..." Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu mahkeme salonunda... Sessizlik bu tür haberleri her gün manşet yapan gazetecilerden birinin flaşıyla bozuldu, kimbilir nasıl bir manşet atacaklardı, yaşanmış 50 yılın ardından... Çok sayıda gazeteci izliyordu davayı, kadın neler diyecekti..Herkes onu dinliyordu.. Yaşlı kadının gözleri doldu...Ve devam etti..."Bizim bir sedef çiçeği vardı, çok sevdiğim...O bilmez...50 yıl önceydi.. O çiçeği bana verdiği çiçeklerin arasından kopardığım bir yaprağı tohumlamıştım, öyle büyüttüm..Yavrumuz olmadı, onları yavrum bildim...Bir süre sonra çiçek kurumaya başladı. O zaman adak adadım... Her gece güneş açmadan önce bir tas suyla suluycam onu diye...İyi gelirmiş dedilerdi...50 yıl oldu, bu herif bir gece kalkıp bir kere de bu çiçeği ben sulayım demedi... Taki geçen geceye kadar...o gece takatim kesilmiş..uyuyakalmışım... Ben böyle bir adamla 50 yıl geçirdim... Hayatımı, umudumu herşeyimi verdim...Ondan hiçbirşey göremedim.. Bir kerecik olsun, benim bildiğim görevlerden birisini yapmasını bekledim.... Onsuz daha iyiyim, yemin ederim." Hakim, yaşlı adama dönerek ; "Diyeceğin bir şey var mı baba" dedi. Yaşlı adam bastonla zor yürüdüğü kürsüye, o ana kadar suçlanmış olmanın utangaçlığını hissettiren yüz ifadesiyle hakime yöneldi. "Askerliğimi, reisicumhur köşkünde bahçevan olarak yaptım, o bahçenin görkemli görünümüyle büyümesi için emeklerimi verdim... Fadimemi de orada tanıdım...Sedefleri de... Ona en güzel çiçeklerden büketler verdim... O çiçeklerle doludur bahçesi...Kokusuna taptığım perişan eder yüreğimi...İlk Evlendiğimiz günlerin birinde boyun ağrısından onu hekime götürdüm... Hekim çok uzun süre uyanmadan yatarsa boynundaki kireç sertleşir, kötüleşir dedi..Her gece uykusunu bölüp, uyansın, gezinsin dedi... Hekimi pek dinlemedi, bizim hatun...lafım geçmedi... O günlerde tesadüf bu çiçek kurudu...Ben ona gece sularsan geçer dedim..Adak dilettim...Her gece onu uyandırdım. Ve onu seyrettim... O sevdiğim kadının yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim...Her gece o çiçek ben oldum...Sanki... Ona bu yüzden tapabilirdim..." dedi adam o yaştaki bir adamdan beklenmeyecek ifadelerle... "Her gece O yattıktan sonra uyandım... Saksıdaki suyu boşalttım... Sedef gece sulanmayı sevmez, hakim bey.. Geçen gece de... Yaşlılık.. Ben de uyanamadım.. Uyandıramadım...Çiçek susuz kalırdı amma , kadınımın boynu yine azabilirdi... Suçlandım..Sesimi çıkartamadım..." O an Mahkeme salonunda herşey sustu...
lord35
lord35
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1785
Kayıt tarihi : 05/08/10
Nerden : izmir

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz